TURUNCU RENKLİ ELBİSE

TURUNCU RENKLİ ELBİSE

 

  1 haftada memleket yandı. Hayatımız alt üst oldu. Nefesimiz kesildi, ciğerlerimiz tükendi, gözyaşımız kurudu. Vakıayı iyiden iyiye tasvir edip yürek dağlamaya gerek yok. Asıl mesele önümüzdeki yıllarda ve hatta gelecek asırda bizi nasıl bir tablonun beklediği.

  Ekolojik denge diye dillere pelesenk olmuş ibarenin esamesinin dahi okunmayacağı günler bizi bekliyor. Tabi, gerekli tedbirleri almazsak. Dengenin yitip gittiği, ekolojinin duman olduğu kısa vadeli geleceğimize ilişkin acilen birşeyler yapmalıyız. Aksi taktirde iklim değişecek, yağmurlar azalacak, kuraklık alabildiğine artacak, tabî döngü tarumar olacak. Tabiri caizse; kuşlar ötmez, ağaçlar çiçek açmaz, dereler şarıldamaz olacak. Kuşların ötmeyişi ölüme, çiçeksiz ağaçlar kurumaya, sessiz dereler de kuraklığa alamet değil midir? Kelimenin tam manasıyla bir kıyamet tasavvuru…

 

Marmaris Yangını

Marmaris Yangını

 

  Henüz ortalık süt liman değil. Mevzunun dumanı üstünde. Havada is kokusu var. İnsanımız takdir edilesi bir gayret göstererek gerek bizzat gerekse de kurumlar vasıtasıyla hem masum tabiatın, hem mazlum hayvanların, hem de madur vatandaşlarımızın bir şekilde yanındaydı. Gerçek ve sûri sebepler bir yana, karşılaştığımız bir tek gerçek var ki; ciğerlerimiz yandı.

  Ümit ediyoruz ki; ilgili ve yetkililer en kısa zamanda tüm yaraları sararak bir şekilde hayatı normal seyir akışına koyacaktır. Peki ya yerine koyulamayacak olanlar? En genci 3-5 yıllık olan, belki de asırlık yaşlara sahip olan binlerce ağaç. İrili ufaklı, gözle görüleni görülmeyeniyle milyonlarca hayvan. Ayşe Teyze’nin inekleri, Mehmet Amca’nın koyunları. Köyün gençlerinin hayalleri… Havadan temizlense de bölge insanımızın ömrü boyunca burnundan gitmeyecek, hafızasından silinmeyecek is kokusu. Minik Fatma’nın en sevmediği renk olacak “alev kırmızısı”. Belki de ömrü boyunca turuncu bir elbise giymeyecek Fatma. Her uçak sesi duyduğunda, her helikopter gürültüsünde istemsizce eline bir bardak su alıp cama çıkacak. Ve haykıracak semaya, “içimdeki yangını söndürün” diye.

 

Orman Yangını

Orman Yangını

 

Bal arıları ve kıymetli mamulleri olan Çam Balı… Ne arı kaldı, ne balsıra böceği ne de çam… Belki bir nesil, yerli çam balından bîhaber büyüyecek. Tadından ve şifasından habersiz, çamsı ballar tüketecek. İklim başkalaşacak, rüzgarlar evrilecek, bulutların formu değişecek. Nefes kalitesi düşecek. İsim-şehir-hayvan-bitki oyununda Manavgat yazarken elimiz titreyecek. Kaplumbağa derken dilimiz, çam ağacına sıra geldiğinde beynimiz uyuşacak.

İstikbalimiz yandı, hayallerimiz kül oldu, nefesimiz kesildi. Elbette elele verip yaralara merhem olmaya çalışacağız. Ama biz önce neleri yitirdiğimizi, gidenin ayniyle geri gelmediğini, kıymet bilmenin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatalım istedik. Bizler insan olarak sadece et ve kemik yığınından ibaret değiliz. Temas ettiğimiz canlı-cansız ne varsa hepsinden sorumluyuz. Kıymetini bilmezsek yitip giderler.

 

Egeye Dönüş Kalem Ekibi

 

Etiketler: Çam Balı, Çam Ağacı, Balsıra Böceği, Marmaris Yangını, Köyceğiz Yangını, Manavgat Yangını, Bozdoğan Yangını, Marmaris Çam Balı, Arılar Yandı, Büyük Yangın, Ege Yangını, Ortaca Yangını, Büyükbaş Hayvan Tahliye, 2021 Orman Yangınları
Ağustos 05, 2021
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR